
Modelliği bırakarak, hayalini kurduğu oyunculukta emin adımlarla ilerlemeye başlayan İzmirli Çağrı Atiksoy, bir zamanlar sunumlar yaptığı Alışveriş Gazetesi'ne haftanın konuğu olarak döndü
RÖPORTAJ: MÜJGAN KULLE
Alışveriş Gazetesi'nin ilk modellerinden biri Çağrı Atiksoy... O zamanlar 17 yaşında, podyum dünyasına yeni adım atmış bir genç kızdı.
Ve en büyük hayali başarılı model olmaktan çok oyuncu olarak adını duyurmaktı. Röportajlarımızda sık sık işittiğiniz bir söylem bu. Ve geçen 5 yıl, Çağrı'yı hayallerine kavuşturdu. Reklam filmlerinden sonra, dizilerde başrol oynamaya başlayan İzmirli güzel, son olarak atv'de yayınlanan "Kayıp Prenses"le ekranlarda. Masum güzelliği ile 7'den 70'e herkesin beğenisini kazanan Çağrı'yla nereden nereye söyleşisi yaptık...
* Artık sadece İzmir değil tüm Türkiye tanıyor seni... Duygularını alalım Çağrıcığım...
- Oyunculukta başarının sırlarından biri insanlara kendini sevdirebilmektir. İşin tadına da öyle varabilirsin. Ben bunu başardığıma inanıyorum. Yollarda güzel tepkiler almak çok hoş. Çok mutluyum...
MASAL GİBİ
* Masalın nasıl gerçek oldu?
- İzmir Neşe Erberk Model Ajansı'na 13 yaşında kaydolmuştum. İlerlememin büyük bölümünü Hakan Hekimoğlu ve Pınar Hekimoğlu'na borçluyum, bunu sen de biliyorsun. Onlar benim ikinci ailem oldular. Bana her konuda destek verdiler.
Lise dönemimdeyken İzmir Ege Sanat Merkezi'nde iki yıl tiyatro eğitimi aldım ve 3 yıl önce İstanbul'a yerleştim. Sonrası Miss Turkey ve işte buralardayım...
* 2006'da katıldın Miss Turkey'e... Ama derece alamadın... Bu üzdü mü seni?
- Evet, 2006 "Miss Turkey Güzellik Yarışması"nda sadece ilk 10'a kalabildim. Belki derece alamadım ama kapılar açıldı önüme. Oyunculuğa da o vesile ile başladım. Ama benim oyunculuğa başlatan Özcan Deniz'dir...
* O mu keşfetti seni?
- Evet... Beni yarışmada keşfetti. Bana çok güvendi ve ilk dizimde oynamamı sağladı. Ona minnet ve şükran borcum var. Hakkını asla ödeyemem. Şu an bir yerdeysem bunu büyük ölçüde ona borçluyum.
ÇOK TUTULDU
* "Kayıp Prenses" ile ekranlardasın. Nasıl gidiyor çekimler?
- Çok güzel, keyifli ve oldukça tempolu... Çok çaba sarfediyoruz, doğal olarak da yoruluyoruz... Ama olumlu tepkiler aldıkça yorgunluk mutluluğa dönüşüyor.
* Bu projeye nasıl dahil oldun?
- 10 yıl Neşe Erberk Ajans'ta modellik yaptıktan sonra Vega Ajans'a geçtim. Yapımcımız Nilgün Sağyaşar "Gazi" dizisinde beni görüyor ve "işte prensesimizi bulduk" diyor. (gülüyor)
* Yanılmıyorsam bu yedinci dizi deneyimin...
- Evet... Aşk Oyunu, Ahh İstanbul, Büyük Buluşma. Yağmurdan Sonra, Yersiz Yurtsuz ve Gazi'nin ardından Kayıp Prenses ile oyunculuğumu geliştirmeye çalışıyorum. Birçok başrolüm oldu...
* Oyunculukta neredesin?
- Ne şimdi, ne de 10 yıl sonra kendimi geliştirdim diyebileceğimi sanmıyorum.
Çünkü her yeni proje, yeni karakter, yeni kişilik analizleri demek. Yeni keşifler demek... Bu yolda ilerlemeye devam edeceksem daha çok keşfetmeliyim. Ama ben bunun için büyük uğraş veriyorum.
* Neler yapıyorsun?
- İstanbul Plato Film Okulu'nda sinema teknik ve oyunculuk eğitimi aldım. Aynı okulda hala tiyatro eğitimi alarak yeni şeyler öğreniyorum. İşi, mutfağında hem de çok değerli oyunculardan öğreniyorum. Ali Sürmeli, Atilla Olgaç, Perihan Savaş, Tarık Akan ve Suna Selen bana bu konuda yardım edip, destekleyen hocalarım. Onlara çok teşekkür ediyorum...
EMİN ADIMLARLA
* Hayatına neler getirdi oyunculuk?
- Tam anlamıyla bir çok şey öğrenmemi sağladı. Yeni insanlar, yeni hayatlar, yeni ortamlar... Her konuda bilgi sahibi yaptı beni. Ama ben hala aynı benim...(gülüyor)
* Peki başarı düzeyin için ne düşünüyorsun?
- Aslında çoğu kişi gibi ben de kendimi seyrederken çok tedirgin oluyorum. Bütünüyle bakıyorum olaya. Oyunculuğuma, saçıma, makyajıma, mimiklerime...
Ve her seferinde 'çok daha iyisini yapabilirdim' diyorum. Kendimle ilgili tatminsizlik yaşıyorum ama bir sonraki bölümde sevmediğim yönlerimi yavaş yavaş düzelttiğimi görünce, 'evet ben bunun üstesinden gelibilirim, başarılı bir oyuncu olabilirim' deyip rahatlıyorum... Ama profesyonel anlamda bu işi yapıp para kazandığım için oyuncuyum diyebilirim.
Tam bir oyuncu olmak için daha çok yolun başındayım. Gençlik ve toyluktan kaynaklanan hatalarım hala var. Yine de arkama baktığımda güzel şeylere imza attığımı görmek hoş ve özgüven kazandırıyor bana.
ŞÖHRETİN BEDELİ
* Genç yaşta ünlüler kervanına katılmış olman seni korkutuyor mu?
- Tabii ki korkularım var. Ben çok özgürce yaşayan, kafama eseni yapan bir insanım. Ama göz önünde olduğunda kendine, yaşamına ve hareketlerine kısıtlar getirmen gerekiyor.
* Şu ana kadar genelde naif karakterlerle karşımıza çıktın... Oyunculukta kuralların, sınırların var mı, ya da olacak mı?
- Bu zamana kadar kuralları olan oyuncuları çok anlamış değilim. Eğer sen bu işi profesyonelce yapıyorsan, her kılığa girip, her şekle bürünmelisin. Bu aynı bir dişçinin 'ben bu çürük dişi çekemem' demesi gibi bir şey..(gülüyor)
Eğer ben o projeye, seneryoya, ekibe ve casta inanıyorsam, tüm duvarları yıkabilirim.
* Hedeflerin arasında sinema var mı?
- Aslında benim bir beyaz perde tecrübem oldu. Miras adlı filmde oynamıştım. Tabii ki bunun devamı gelsin isterim. Hatta ardı arkası hiç kesilmesin isterim...
Haluk Bilginer, Selçuk Yöntem, Demet Akbağ, Özgü Namal, Kadir İnanır, Nebahat Çehre çok sevdiğim ve beğendiğim oyuncular.
Onlarla bir projede yer almayı çok isterdim. Bana aslında hep yüzümden dolayı daha naif ve temiz karakterler geliyor. Ama ben tam tersi kötü bir kadını, uyuşturucu bağımlısı bir genç kızı ya da aşk uğruna aklını yitirmiş ve hayatını bir akıl hastanesinde geçirmek zorunda kalan bir ruh hastasını canlandırmayı isterim doğrusu...
İZMİR ÖZLEMİ
* İstanbul'da yaşamak nasıl? Eminim özlüyorsundur buraları? En çok nelere özlüyorsun...
- İzmirliler çok sıcakkanlı, gülmeyi ve gülümsemeyi seviyorlar. İnsanları sevip, iletişim kurabiliyorlar.
Bana "İzmirli olduğun çok belli oluyor" dediklerinde kendimle, ailemle ve İzmir'le gurur duyuyorum.
İzmir'i çok özledim. Ama en çok Bostanlı'yı ve tabii ki gevrek ve boyozumuzu... Hatta annem sürekli boyoz ve gevrek yollar bana...(gülüyor)
Diyet yapmaz ama incecik
* Çekimler dışında neler yapıyorsun?
- İnan ki hiç boş zamanım olmuyor desem abartmış olmam... Hatta son zamanlarda sosyal hayatım kalmadı. Çünkü haftanın 6 günü setteyiz. Ama zaman buldukça tutkumdan dolayı tiyatro ya da sinemaya gitmeye çalışıyorum.
* Seni tanıdığım ilk gün "Bu kız ne kadar zayıf" demiştim... Hala da öylesin... Bunun sırrı ne?
- Bana göre formda kalmanın tek sırrı çok yemek yemektir! (gülüyor) Hayatım boyunca hiç diyet yapmadım. Soframdan ekmek ve hamurişi hiç eksik olmaz. Bu da benim şansım...(gülüyor)
Onun dışında spor yapmayı asla ihmal etmem. Okulumdan ve arkadaşlarımdan geri kalmamaya çalışırım. Arkadaşlarımla dans gecelerine katılmayı çok severim.
Asla cadde kızı gibi giyinmem!
* Ne tarz kıyafetleri tecih ediyorsun?
- Çok cafcaflı cadde kızı gibi giyinmeyi sevmiyorum. Şık, sade, rahat ve salaş giyinmeyi seviyorum. Elbise tutkum var. 70'lere bayılıyorum. Hatta kendimi Fransız kadınları gibi hissediyorum.
* Alışverişle aran nasıl?
- Beni bir bıraksan alışveriş merkezinde yaşarım... Sanırım anlatabildim...(gülüyor)